8 Ekim 2017 Pazar

SACRED HOUSE



Hem evlilik yıl dönümümüzü hem de doğum günümü kutlamak  için hafta sonu daha önce çok merak ettiğimiz ve deneyimlemeye karar verdiğimiz Ürgüp'te yer alan Sacred House'da geçirdik. Bu eşsiz deneyimi sıcağı sıcağına sizlerle paylaşmak istedim.

Bizi verilen bilgiler ışığında otel ilk olarak 2004 yılında açılmış. Sadece eski bir Ermeni Konağı'nın bulunduğu alan çalışır durumdaymış o zamanlar. 2010-2014 yılları arasında kapalı kalan otel şimdiki halini almak üzere yenilenmeye gitmiş ve ortaya inanılmaz bir şey çıkmış gerçekten. Kapısından adımınızı atar atmaz çok farklı bir deneyimin içerisine girdiğinizi anlıyorsunuz. Sanki bir Ortaçağ film sahnesinin içerisinde gibisiniz. Biraz bohem ve evet kabul ediyorum biraz da ürkütücü bir yanı var ama inanılmaz etkileyici. 


Otelin mimarlığını yapan Turan Gülcüoğlu seyahatlerinde biriktirdiği, satın aldığı ve her biri bir sanat eseri olan eşsiz eşyaları otelin her yerinde sergiliyor. İnsanı biraz da hayrete düşüren sanırım bu durum. Çünkü adeta yaşayan bir müzenin içerisinde konaklıyorsunuz.



Otelde cennet ve cehennem tasvir edilmiş. Restoranın kış bahçesine açılan ve benim en çok etkilendiğim kısmı cennet olarak tanımlanıyor. Cehennem ise yerin 7 metre altında yer alan içinde "Kanlı Havuz" un da yer aldığı havuz, hamam, masaj bölümünü barındırıyor. Havuz tabanı bildiğimiz mavi mozaikle değil kırmızı mozaikle döşendiği için girdiğiniz su sanki kırmızıymış gibi görünüyor. Havuza ilk girdiğimde biraz ürktüğümü itiraf etmeliyim. Ama gerçekten çok değişik bir deneyimdi. 




 
Otelin havuz ve restoran kısmı hariç oyun salonu ve kütüphanesi de bulunmakta. Oyun salonunda da kütüphanede de çok değerli objeler, kitaplar yer almakta.










Özellikle kütüphanede 18. ve 19. yüzyıldan kalma İngilizce ve sanırım Ermenice kitaplar yer almaktaymış. En güzeli de normalde müzelerde dokunulması yasak olan bu tarihi eserlere dokunabiliyor ve inceleyebiliyorsunuz.









21 odası olan otelde biz "Bacchu Hideout" isimli odasında kaldık. Odalar da otel kadar ilginç gerçekten. Otelin odalarında televizyon bulunmamakta, sadece müzik seti yer alıyor. Müzikler ise otele adımınızı attığınız andan itibaren ortama uyum sağlayacak şekilde bohem ve otelin tarzıyla eşsiz bir ahenk içerisinde.








Evlilik yıldönümümüzü kutlamak üzere kaldığımız gece akşam yemeğimiz için de Sacred House'daydık. Yemeklerin çok başarılı olduğunu ve özellikle çalışanlarının çok güler yüzlü ve deneyimli olduklarını ve sizi rahat ettirmek için ellerinden geleni yaptıklarını da paylaşmak isterim.






Sabah kahvaltısı da gerçekten çok lezzetli ve şıktı.






Resimlerden, objelerden, müziklerden, odaların dekorundan, havuzdan kısacası kaldığımız gün boyunca her şeyden çok ama çok etkilendim. Deneyimlemenizi şiddetle tavsiye ederim.










1 yorum: