19 Eylül 2013 Perşembe

NE GÜZELSİN FETHİYE :)




Fethiye dediklerinde Ölüdeniz'in kartpostallardan, belgesellerden gördüğüm şatafatından olsa gerek hep fıkır fıkır, sosyetik bir yer gelirdi aklıma. Gittikten sonra anladım ki mütevazilikten ölmek üzere :)) O bozulmamış ruhu, kasaba havası, doğal halleri beni benden aldı :) Hatta Marmaris'te üç gün kalacağımıza Fethiye'de kalsaymışız bile dedirtti bize :)



Fethiye'de yine kendisi gibi mütevazi ve harika bir butik otelde kaldık, Yonca Lodge. O kadar doğayla iç içe, huzurlu bir yer ki anlatamam !! Bahçeye adımınızı atıyorsunuz ve amann Allahımm!! Üç- dört tane orman evi, kayısı, şeftali, nar, avokado ağaçları, bahçede serbest dolaşan tavuklar, horozlar, ördekler, kazlar, civcivler, yandan akan minik bir dere, derede gezinen kaplumbağalar, yan bahçeden bağıran inekler, tertemiz bir havuz, hamaklar, karşınızda deniz...  Modern köy hayatını yaşıyorsunuz resmen :)
Daniel Hanım bizi girişte karşıladı ve odamız hazır olana kadar etrafı bir bir gezdirdi :) Tabi ben mest oldum :)
















Ardından odamıza çıktık ve orda da bir kez daha mest oldum diyebilirim. İçerisi öyle güzel, zevkli dekore edilmişti ki ! Dantelli perdeler, işlemeli yatak örtüleri, kocaman bir divan :)
Üstelik televizyonda vardı :)))) Daha ne olsun! O da yetmezmiş gibi Fethiye merkeze sadece 15 km uzaklıktaydık :))

Süslü yatağımız...





Banyomuz...



Divanımız...





Güzel ayrıntılar...





Kahvaltımız...







İlk gün otelimizle tanışıp kaynaştıktan sonra kendimizi otelin bahçesinde bulduk :) Daniel Hanım kazlar hakkında bizi birazcık uyardı :) Sinirlendirmemek lazımmış :P Nitekim kendileri beş kişilik çeteleriyle biz bahçeye adımımızı atar atmaz bağırmaya başladılar. Artık "Hoşgeldiniz" mi dediler yoksa "Niye geldiniz " mi dediler bilinmez :)


Çete üyeleri :))



Biz de ilk günden iki küçük çocuk gibi kazların ördeklerin peşine düştük. Bir ben atıyorum ekmek bir Evren . Tabi davetsiz misafirlerimizden haberimiz yok ! Arkamızı bir döndük ki bütün tavuklar, horozlar kim var kim yoksa toplanmışlar :)) Elimizde ki ekmekte bitti !! :)) Başladı aramızda bir koşuşturmaca, biz koşuyoruz onlar kovalıyor. Sonunda kendimizi sahile attıkta takipten vazgeçtiler :))

Eylül hemen etkisini göstermiş canımm denizi karman çorman yapmıştı, denize girmedik o yüzden. Biz de havuzda yuvarlandık durduk :) Ardından bir güzelde hamak keyfi yaptım ki sormayın :))



Bahçenin içine kurulmuş masa teniside bizden nasibini aldı :) Dondurmasına iddaya girsekte baştan yenileceğim belli olunca mızıkçılık yapmaktan da geri kalmadım :))




Ve akşam yemek yemek üzere Fethiye'ye indik. Şhaka Restaurant'ı muhakkak tavsiye ederim, hem yemekleri çok lezizdi hem de manzarasına doyum olmadı :) 

















Bu arada yemekten önce kaya mezarları görüp bunları nasıl yaptıklarına, dağın tepenin içine nasıl oyduklarına şaştık kaldık.





İkinci gün Ölüdeniz'i görmek için yollara koyulduk. Ölüdeniz muhteşem denizi ve manzarasıyla karşımızdaydı. Böyle duru, böyle güzel bir su ben hayatımda görmedim. Balıklarla yan yana yüzüyorsunuz o derece yani ! Gidenler bilirler bir de göl tarafı var. Orası daha sıcak ve sığ. Anlayacağınız akşamüstüne kadar Ölüdeniz'deydik. Ayrılmadan önce keşfe çıkmak için kano kiraladık. Yaklaşık bir saat kürek çektikten sonra hem denize hem spora doymuş bir şekilde Ölüdeniz'den ayrıldık.












Akşam ise yine Fethiye'deydik. Arka sokaklarına daldık, incik boncuk baktık. Öyle uzun bir sahil yolu var ki yürü yürü bitmiyor :)









İşte böylece tatilimizinde sonuna geldik. Bana bir önce ki tatile göre oldukça uzun geldi. Sanırım devamlı ortam değiştirmemizden kaynaklanıyor. Ama inanın bana böylesi daha zevkli. Hep aklımdaydı böyle bir tur yapabilmek. Fırsat bulanlar muhakkak denesinler derim.

Sonra nolduu eve döndük, sepetler dolusu çamaşır, elimde denizden toplandığım taşlar, ertesi gün iş var :(

Biraz buruk oluyor tabi ama yapacak birşey yok :) Ee ne demişler her güzel şeyin bir sonu vardır :)

Bu arada o kadar yemek yememe rağmen yürümekten ve yüzmekten Evren de ben de kilo vermişimiz :)) Ohh yediğim Mc Donaldslar helal olsun :))

Burdan bir kez daha Bodrum'a, Fethiye'ye, Marmaris'e selamlar eder postu sonlandırırım,

Belçim :))

4 yorum:

  1. canım Allah içnize sindirsin. çok görmek istediğim yerlerdi buralar sayende görmüş oldum =) sormak istediğim bi kaç bişey var sakıncası yoksa... ağustos sonu eylül başı gibi nasıl oluyor buralar? denize falan girmek? bir de gerek kaldığınız yeri gerek ölüdenizi balayı için önerir misin ?
    şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim :) valla şöyle söyleyeyim Bodrum da Marmaris'te Fethiye de çok tenhaydı. Eylül ayları genelde öyle oluyor zaten. Hem huzurlu, hem kafanızı dinleyebileceğiniz bir ay yani. Eylül'de genelde Akdeniz hırçın oluyor, yani deniz tozu dumana katıyor ama Ege tarafı sakindi. Mesela Fethiye'de otelde denize giremedik biz biraz fırtına vardı ama ertesi gün Ölüdeniz güllük gülistanlıktı :)

    Ölüdeniz çok güzel ama bizim kaldığımız yer Ölüdeniz'de değildi. Yanıklar köyünün içerisindeydi. Çok orjinal bir butik otel olsa da bence balayı için çok romantik bir ortam değil, çiftlik havasında çünkü. Ama Bodrum'da kaldığımız yer balayı için uygun olabilir, orayı değerlendirebilirsiniz :) Zaten balayı çiftleri geliyormuş. Dört tane odaları var :) Sessiz, sakin, başbaşa vakit geçirmek için ideal. Memnun kalırsınız yani ;)

    YanıtlaSil
  3. ne güzel iç açıcı resimler deniz ne kadar güzel 3 ton mavi var ben hala gidemedim inşallah diğer yaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da bu yaz nasip oldu işte :) İnşallah sende seneye gider kendin bu renk cümbüşünün tadına varırsın canım :) çok teşekkür ediyorum güzel yorumun için :)

      Sil