28 Mayıs 2014 Çarşamba

VAN





Geçen hafta sonu bir grup arkadaşımızla beraber toplanıp Van'a gittik. Depremden fazlasıyla yara almış ve yaralarını bir nebze sarmış, kahvaltısıyla meşhur, çay içmenin bir seremoni haline gelmiş olduğu, güzeller güzeli Van kedisinin yuvası olan  bu güzel şehirde çok güzel iki gün geçirdik. 

Uçaktan iner inmez rehberimizin bizi götürdüğü ilk yer Yüzüncü Yıl Ünivertesi kampüsünün içerisinde bulunan Van kedisi evi oldu. O kadar güzeller ki size anlatamam :) On yıl öncesine kadar bütün Van evlerinde Van kedisi beslenirmiş. Ama şimdilerde hem neslini koruma altına almak hem de çoğalmasını saplamak amaçlı kediciklere böyle bir yer yapmışlar. Van kedisi çok hınzır, fazla gururlu ve oldukça oburmuş :)) Eğer ona yanlışlıkla kızarsanız küsüp gidiyormuş :)








Kedicikleri ziyaret ettikten sonra Doğubeyazıt'a doğru yol aldık. Yolda Muradiye Şelalesi'nde mola verip, muhteşem manzarısını seyre daldık.


















Ağrı Dağı tüm heybetiyle karşımızda durmasına rağmen kendini göstermekte biraz nazlandı :))



Doğubeyazıt'a vardığımızda birçok şeyin şaşkınlığını bir arada yaşadım sanırım. İran tabelasını gördüm ve sınırı gözleyen kuleleri. İnsana çok enteresan geliyor.

İkinci şaşkınlığımı Doğubeyazıt'ı görünce yaşadım. Sanırım Doğu'nun gerçek yüzünü tam olarak burda gördüm diyebilirim...

İshak Paşa Sarayı'na gitmeden önce öğle yemeği için mola verdik. Yemekte Abdigör Köftesi, Cağ Kebabı ve Kuşbaşılı pide vardı.

Abdigör köftesine gelince hikayesi şöyleymiş. İshak Paşa Sarayı'nın yapımını başlatan Abdi Paşa et yemeği sevmezmiş. Abdi Paşa'ya et yedirebilmek için eti iyice dövüp macun haline getirmişler ve soğanla birleştirmişler. Sonrada suda haşlamışlar. Abdi Paşa yemeği pek beğenmiş ve içinde et olduğunu anlamamış. İşte hikayesi bu. Böylece Abdi Paşa'ya da et yedirmişler. Tadını ben pek beğenmedim ama hikayesi ilginç tabi :)










İşte meşhur İshak Paşa Sarayı. Yapımı tam 99 yıl sürmüş ve İshak Paşa tarafından tamamlanmış. Bu gördüğünüz sarayın restore edilmiş hali. Normalde saray üç katlıymış ama günümüze kadar ne yazık ki ilk katı gelebilmiş. İnsan görünce gerçekten etkileniyor. Çok değişik bir yapı. Bu arada saraya vardığımızda müthiş bir fırtına bizi karşıladı, içerde bir süre mahsur kaldık :)







İkinci gün sabah meşhur Van kahvaltısının tadına bakmak üzere Sütçü Kenan'a gittik :)



Ceviz reçeli


Otlu peynir






Sol tarafta gördüğünüz koyu renkli olan yağ ile kavrulmuş buğday. Diğeri ise yağla kavrulmuş un ve yumurta. Gerçekten çok lezzetli :)



Kavurmalı yumurta



Ve işte Van gölü :) Gerçekten muhteşem bir göl ! Göl değil adeta deniz :) Hatta üstünde adalar var. Bunlardan birisi olan Akdamar Adası'nı büyük bir zevkle gezdik :)













Akdamar Kilisesi


























Benim için güzel bir deneyim oldu. Sizde zevkle okursunuz umarım :) Herkese iyi haftalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder