12 Ağustos 2015 Çarşamba

MADRİD GEZİ REHBERİ



Ah Madrid güzel Madrid ! Derli toplu, bakımlı, gürültüsüz ve tantanadan uzak güzel başkent ! 
Madrid'te 3 gün kalmamıza rağmen beğendiğim şehirlerden biri oldu Madrid :) Detaylara gelecek olursak..

Barselona'dan Madrid'e uçakla değil otobüsle geçmeye karar verdik, değişik bir deneyim olması açısından. Barselona Nord otobüs garına gittiğimizde küçük çaplı bir şok yaşamadık değil. AŞTİ'ye bu zamana kadar boşuna laf etmişiz !! Meğer bizim otobüs garımız ne güzelmiş yahu ! Bakımsız, garip bir otobüs garı. Saat 10 dedin mi ne danışma kalıyor, ne de bilet satan gişeci ! Böyle birşey olabilir mi ? Üstelik otobüs şoförleri ingilizce bilmiyor ki bu en şahane kısmı sanırım. Başına birşey gelse yolda derdini anlatabilmen imkansız :) Ha bir de insan Türkiye'de ki gibi bekliyor hizmeti ama boşuna beklemeyin. Bavulunuzu siz öyle gelişigüzel yerleştiriyorsunuz. Öyle numara falan yok. Birisi alıp giderse geçmiş olsun. İkram mi? Var tabi :) Otobüse binerken şoför koltuğunun önündeki kutulardan bir adet şeker, bir adet su, bir tane şişme boyun yastığı, bir de kulaklık alıyorsun. Barselona-Madrid arası yaklaşık 7 saat sürüyor ve sanırım otobüsün içinde tuvalet olduğu için hiç mola vermedik. Ve akşam öyle bir yağış, öyle bir fırtına vardı ki yolda bildiğim bütün duaları okudum sanırım. Sabah terminale 7 gibi vardık ama onca saat hiçbir yere kıpırdamadığımız için benim ayaklarım yaklaşık 3 misli olmuştu ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Yani diyeceğim o ki otobüsü tercih etmeyin çok zorda kalmadığınız müddetçe. Bize güzel bir deneyim oldu çünkü :)

Otobüsten iner inmez hemen gidip ticket makinelerinden metro kartımızı aldık. Metro kartınızı alırken dikkat ! Yine kalacağınız gün sayısı kadar turist kart alabiliyorsunuz. Mesela biz 3 günlük aldık ama 4 günlük almak isterseniz öyle birşey yok :) Vallahi yok ! Ama 5 günlük var :) Bu da böyle bir mantık işte :) İkinci dikkat etmeniz gereken Barselona'da olmayan birşey. Madrid'te Paris gibi zonelardan oluşuyor. Turistik gezebileceğiniz tüm bölgeler Zone A'nın içinde. O yüzden bilet almadan önce metronun danışma kısmında bulunan metro haritasını alıp bir bakın zonelara derim. Üçüncü ve en önemli şeye gelecek olursak.. Bizim sabah sabah yüreğimizi ağzımıza getiren şey. Ticket makinesi size ne diyorsa onu yapın ! "Insert money" diyorsa sizden para istiyor demektir kredi kartı ile ödemeye çalışmayın. Kredi kartına izin verdiği zaman zaten "Insert your card" diyor. Biz para isteyen makinaya gidip kredi kartı soktuk. Zaten yorgunuz, ayaklarımız patates gibi olmuş, kafamız bir milyon.. Kart kaldı mı içinde !! Biz bir panik :) Allahtan görevli kadın yetişti de herhalde çok sık başına geldiği için hemen çıkarttı.

Sabah sabah bu kadar macera yetmişti ve ben odaya gidip gerçekten külçe gibi yatmak ve sonra güzel bir duş almak istiyordum. Ama biliyorsunuz Avrupa düz mantık çalışır, kural neyse o yani ! Nitekim gittiğimiz hosteldeki adam check in saatinin öğlen 1 ! olduğunu söyledi ve sadece valizimizi bırakıp çıktık. Saat 8'di sanırım. Yorgunluktan ölüyorduk ve benim midem hala bozuktu. Durumlar çok kötüydü :))

Açtık hemen defterimizi, nerelere gidecektik diye ve şehrin meydanına gitmeye karar verdik. Adı Puerto del Sol. Fakat Vodafone sponsor olduğu için (neye sponsor olmuş bilmiyorum) adı her yerde Vodafone Sol olarak geçiyor şaşırmayın :) Sol meydanına iner inmez bir cafe bulduk kendimize, adı Rodilla Cafe. Temiz, sakin, priz var, wifi var. Ohh daha ne olsun :) Cafe'de gayet güzel gerçi ısrarla Cappucino dememize rağmen üçüncü seferdee "Ooo Cappucino" diye anlayan birkaç elemanı var ama olsun :) Burada ne yiyebilirsiniz hemen söylüyorum. Şahane mozerallalı, rokalı ve kurutulmuş domatesli bir sandviçleri var. Kesin deneyin çok güzel :)

Burada biraz soluklandıktan sonra şehrin meşhur parkı olan Parque del Retiro'ya geçtik. Ben hayatımda bu kadar büyük ve güzel ama inanılmaz güzel bir park görmedim !! Bakın gerçekten abartmıyorum ve sıfır beklenti ile gitmiştim. Bizim gittiğimiz gün haftasonu olduğu için parkta o saatte koşan Madrid'liler, akordiyon çalan bir amca ve bir de biz vardık :) Havada çok güzeldi Barselona'dakinin aksine. Güzel bir banka kurulup uzun bir süre amcayı dinledik. Sonra parkı gezmeye başladık. 









Park gerçekten ilginç ! Biraz ilerleyince karşısınıza kocaman antik havuz gibi birşey çıkıyor. Bu havuzun içinde kayık gezisi yapabiliyorsun. Zaten çok eskiden de bu şekilde kullanılıyormuş. 



Parkın içinde görülmesi gereken iki tane konak var. Birisi Palacio de Velazquez, diğeri ise Palacio de Cristal. Cristal olana gerçekten bayıldım. İkisinin içinde de değişik konseptli sergiler vardı. 










Biraz daha ilerlediğinizde karşınıza gül bahçeleri çıkıyor.




 Yani kısacası her ilerleyişinizde karşınıza apayrı birşey çıkıyor. Bu parka gitmek için metronun Retiro durağında inmeniz yeterli. Parkta yeterli zamanı geçirdikten sonra artık odamıza gidip dinlenmeye karar verdik ve biz tekrar dinlenip, hazırlanıp çıkana kadar saat 7 oldu. Hava geç karardığı için (gerçekten geç kararıyor dokuz buçuk falan gibi) sorun yoktu. İlk durağımız Prado Müzesi oldu. Bu müzeyi gezmeden Madrid'ten dönmeyin. Ve güzel bir haber saat 18:00-20:00 arası müze bedava ! Fakat müze çok büyük ve biz yedide gittiğimiz için sadece bir katını gezebildik. Ertesi gün ikinci katı gezmek için tekrar uğradık Prado Müzesi'ne :)



Prado Müzesi'nin hemen yukarısında yine bir kilise ya da katedral bulunuyor. Orada da gelinle damat vardı, biraz onları izledik ve müzenin olduğu caddeden aşağıya doğru yani Atocha metro durağına doğru yürüdük. 





Yol üzerinde yine Real Jardin Botanico yani botanik bahçesi yer alıyor ama biz girmedik. 



Şehrin bir başka meşhur meydanlarından olan Plaza Mayor'a gitmeye karar verdik. Bu meydana gitmek için Sol meydanında inmeniz ve tabelaları takip ederek biraz yürümeniz lazım. Hatta bu meydana yakın olan bir başka durak Opera'da inip opera binasını, Plaza Isabel II'yu da görebilirsiniz. Plaza Mayor avlu şeklinde, güzel bir meydan.



 Meydanın hemen yanında buranın ünlü pazarı Mercado de San Miguel yer alıyor. Bir girip gezin derim, Barselona'dakinden daha küçük ama ona benzeyen bir pazar. 




Bizim o gün planımızda olmamasına rağmen "Ay oraya da bakalım, dur buraya da" diye diye Royal Palaca yani Royal Sarayı'nın önüne çıkıverdik. Opera durağından yürüyerek bu saraya ulaşabilirsiniz. Ertesi gün için ilk durağımızın burası olmasına karar verdik. Bu arada sarayın için gerçekten güzel ve gezilesi. Yaklaşık bir saat falan sürüyor. Giriş ücretli. Onunda bedava saatleri vardı ama gişedeki adam nerden geldiğimize sorduktan sonra bedava saatlerin yalnızca avrupa birliği vatandaşları ve Latin Amerikalı'ar için geçerli olduğunu söyledi ve bu beni biraz sinirlendirmedi değil !






Royal Palaca'ın hemen yanında büyük bir katedral var, Catedral de la Almuneda. Oraya da bakabilirsiniz.




Gelelim diğer müzelere.. Bir tanesi Museo Thyssen-Bornemisza. Bu müzeyi de pazartesi günleri saat 12:00- 16:00 arası ücretsiz gezebilirsiniz. Müzede birçok ünlü ressamın resimleri sergilenmekte.

Bir diğer müze Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia . Bu müzede Picasso'nun önemli eserlerinden biri olan, iç savaşı ve Guernica şehrinin bombalanmasını anlatan Guernica adlı eseri yer almakta. Meraklılarına duyurulur :) Bu müzeyi de pazar günleri saat 13:30- 19:00 arası ücretsiz gezebilirsiniz.


Biz bir de pazartesi günü Museo de America'ya gittik ama kapı duvardı. Nedenini çözemedik çünkü internette açık yazıyordu. Yani internette yazanlara da çok güvenmeyin.


Peki yemekleri ne yaptık ? Bizim hostel Noviciado durağında çok merkezi bir yerdeydi. Hostel Barselona'daki kadar dört dörtlük değildi ama idare ederdi. Sabah kahvaltımızda yoktu. Ama çok yakınımızda bir Carrefour vardı ve bizim kurtarıcımız oldu ! Baget ekmeğize, zeytinimize, peynirimize, içeceğimize (hatta bazen soğuk kahvemize kadar) alıp, o uçsuz bucaksız güzel parklarına kurulup, sandviç yapıp yedik. Akşamları ise kafamıza göre bir yerler bulup oturduk. Yine bir defasında meksika yemekleri yapan bir yer bulduk Sol meydanında. Yine aynı meydanda Wok and Walk'da yedik bir defasında. Yine bulursanız Costa Cafe'lere oturun, özellikle sabah kahvaltısı için uygun menüleri oluyor ;) Zaten gün boyunca biz çok yürüdüğümüz için yemek mekanı aramaya pek mecalimiz kalmıyordu. Birazdan ne kadar çok yürüdüğümüzü de söyleyeceğim :) Unutmadan Principe Pio durağında bir alışveriş merkezi var oraya da uğrayabilirsiniz.

Madrid'te şehirde çeken bir wifi ağı yok. Kafelerde çoğunlukla bulabiliyorsunuz ama oldu da çok zorda kaldınız bir Apple Store var tam Sol metro durağından çıktığınızda (yani Sol meydanının göbeğinde), mağazanın içine girmek zorunda değilsiniz hemen kapısının önünde free wifi çekiyor, aklınızda olsun :)

8 günlük bu tecrübe boyunca zaman zaman çok yorulduk, zaman zaman sıcaktan patladık, Madrid'i daha çok sevdim desemde bazen Madrid'te Barselona'yı özledim, bazen evimi çok özledim.. Böyle gelgitler :) Hepsi birer tecrübe. 8 Gün boyunca yaklaşık 160 km yürüyerek kendimizce küçük çaplı bir rekor kırdık :) Ama unutmayın ki bir şehri en iyi anlamanın ve en güzel gezmenin yolu yürümek ve yürüdükçe keşfetmektir :) Gitmek isteyen herkese Allah nasip etsin. Umarım verdiğim bilgiler faydalı olur :)

5 yorum:

  1. Bana Madrid'te aylarca kaldığım erasmus günlerimi hatırlattın :) mekanları tekrar tekrar gezdim sayende plaza mayorun yakınlarında bizim halk pazarlarına benzeyen bi kıyafet aksesuar pazarı kuruluyordu orası eksik kalmış ama :) belki de günü denk gelmemiştir.Madrid de çok güzel ama İspanya da benim favorim Barcelona sonrada Sevilla. İnş yakın zamanda bende tekrar gitmeyi düşünüyorum.Çok güzel anlatmışşın ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Çok çok güzel anlatmışsın yine :) Teşekkür ederiz gezmiş kadar olduk :)

    YanıtlaSil
  3. Son söylediğini tam anlamıyla katılıyorum. Bir yeri gerçekten öğrenmek için, yürümek gerekiyor! Çok yorucu oluyor ama buna değiyor. Hele kendin bir şeyler keşfedersen senden mutlusu yok <3

    Bu arada başta olanlara gerçekten üzüldüm :( Çok moral bozucu şeyler.

    Bir dahaki sefere, yine çok güzel anılarla dönersiniz umarım...

    YanıtlaSil
  4. süper kareler ve herzamanki gibi cok güzel anlatmisin ellerine saglik :)

    YanıtlaSil
  5. I did liked too Madrid!
    Yummy churos!

    http://beautyfollower.blogspot.gr/

    YanıtlaSil