28 Temmuz 2016 Perşembe

TATİLE DEVAM :) CENOVA

Tatilimizin 6. gününde İtalya'nın kuzeybatısında bulunan liman şehri Cenova'ya doğru yola çıktık. İlk başta İtalya'ya geçişimizi anlatayım sizlere. Öncelikle vizeye başvurduğumuzda en çok nerede kalacaksanız (biz en çok Fransa'da kaldık) oraya başvurmanız gerekmekte. İlk girişi Fransa'dan yaptıktan sonra İtalya'ya geçişle ilgili bir sıkıntı yaşamadık.
Bütün geçişlerimizi trenle yaptık. Bu hem eğlenceli hem de biraz yorucu.. Sallana sallana gittiğiniz için biraz kafada sersemlik oluyor. Ama kesinlikle zevkli.. Çocukken hep merak ettiğim bir şeydi trenle uzun yolculuklar :) 
Cenova'ya gidişimiz bizim aktarmalı oldu. Nice'de Gar SNCF'de 2 adet bilet makinası var. Birincisi sarı olanlar. Bu makinalardan şehirler arası ve şehir içi bilet alabiliyorsun ve  Fransa'nın trenleriyle yolculuk yapıyorsun. İkincisi İtalyanların treni Trenitalia diye geçiyor ve aktarmasız bir şekilde İtalya'ya geçiş yapabiliyorsunuz. Biz ilk seçenekten yana kullandık tercihimizi çünkü arada 30 euro gibi ciddi bir fiyat farkı vardı. Biz toplamda 2 kişi 41.80 euro ödedik.
İstikametimiz şu şekildeydi Nice- Ventimiglia - Genova Piazza Principe. Ventimiglia'da aktarma yaptık yani. Toplam 3-3 buçuk saat sürdü yolculuğumuz. Müthiş yerlerden geçtik, seyrede seyrede Cenova'ya vardık.
Kaldığımız yer sevgili Simona'nın işlettiği So & Leo Guest House idi. Cenova'ya gidecekler için kesinlikle tavsiye ederim. Hem Simona aşırı yardımsever ve cana yakın hem de konum olarak süper bir yerde hemen limanın dibinde kalıyorsunuz. Odalar çok şık, fiyatlar da oldukça uygun. Şuradan bakabilirsiniz (LINK).

Eşyalarımızı bıraktıktan sonra şehri keşfe çıktık hemen. Tek günümüz vardı Cenova'yı keşfetmek için, ertesi gün Portofino'yu keşfe çıkacaktık. Sevgili Simona bize çıkmadan önce yemek yememiz için bir kaç restaurant tavsiyesinde bulundu. Özellikle buraya kadar gelmişken pesto sosun mucidi bu şehirde pesto soslu bir makarna yemek şarttı :) Gelin görün ki hemen hemen gittiğimiz her yerde İtalya'da , İspanya'da Fransa'da karşılaştığımız engelle yine karşı karşıyaydık. Öğlen açık olmayan restaurantlar !!!! Niye böyle anlamıyorum gerçekten. Yemek yeme işi biraz sekteye uğrayınca gezmeye karar verdik.
Ve gittiğimiz ilk yer Kristof Kolomb'un evi oldu. Hemen devamında önemli kapılardan biri Porto Soprano..



İşte Kristof Kolomb'un minik evi :)


Ardından Düklük Sarayı, Palazzo Ducate'yi gezdik.






 Bu gördüğünüz meydan Cenova'nın en meşhur meydanlarından biri olan Piazza de Ferrari. Bu meydan da aynı zamanda Garibali'nin heykeli yer alıyor.



 San Lorenzo Katedrali yine şehrin simgelerinden biri olan gotik tarzda bir katedral.



 Ferrari meydanından aşağıya doğru inen yolu takip ederseniz Via XX Settembre'ye yani Cenova'nın en meşhur alışveriş caddesine çıkıyorsunuz.



 Bu caddenin sonuna doğru ise Mercato Orientale yani pazarları yer alıyor.



Ardından limana geri döndük. Birazda buralarda dolaşmaya karar verdik. Limanda çok büyük bir akvaryum bulunmakta. Giriş kişi başı 25 Euro.

Bu dev cam fanusun içerisinde şahane bir ekosistem oluşturulmuş ve suyun üzerinde duruyor bir balon gibi. Bayıldım buna gerçekten.


Bir de dev bir korsan gemisi var içini gezebileceğiniz. Kişi başı 5 ya da 6 Euro idi sanırım.






 Bir de eski limandan kalan yerler bulunmakta, oralara da göz gezdirebilirsiniz.



Gezdik gezdik artık dilimiz damağımıza yapıştı, ne bir tane market ne de bir tane restaurant bulabildik. Tam kafaları yemek üzereydik ki bir baktım Eataly !!! Gözlerimize inanamıyoruz :))) Tam limanda yer alıyor, aklınızda olsun. Çok güzel Focaccia ekmekleri vardı, pizza gibi. Onlardan indirdik biraz mideye. Ardından çok yakında olan otelimize gidip biraz dinlenmeye akşam yemek için tekrar Eataly'e dönmeye karar verdik. Sonra... Sonrası fırtına :)) Bir fırtına çıktı anlatamam. Eataly'nin tepesinde resmen mahsur kaldık, ortalığı sel götürdü. Ardından bir de dolu başladı. Otel çok yakın ama gidemiyoruz ki ! Neyse sonra biraz durulur gibi oldu, koşa koşa kaçtık otele :)

Cenova hakkındaki düşüncelerime gelirsek.. Öncelikle burada tekin olmayan, karanlıkta zırt diye çıkan, sokakta gezen garip tipler var.. Biraz bohem, kasvetli bir şehir.. Biz çok sevemedik. Bir daha gider miyim ? Sanmıyorum. Ama gördüm, gezdim. İyi oldu. Bu arada Galata Kulesi'ni bildiğiniz üzere Cenevizliler yapmış. Burada da Galata Kulesi'ne benzer çok yapı vardı.

Cenova'dan bugünlük bu kadar.. Yarın harika bir yere, Portofino'ya gidiyoruz. Nasıl gittiğimizi, nereleri gezdiğimizi, geri dönüş yolunu ve Cenova'da keşfettiğimiz başka yerleri anlatacağım. Yarın görüşmek üzere... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder