İstanbul'da yaşayan bir arkadaşımız İstanbul'un tadını en çok siz çıkarıyorsunuz dedi bize. Yanlış söylemiş sayılmaz sanırım. İstanbul kazan biz kepçe misali dört koca gün her güzel köşesiden bir makas alıp kaçtık İstanbul'un.
Bu sefer değişiklik olması açısından hızlı trenle seyahat etmeye karar verdik. Ama kalacağımız otel Taksim'de olduğundan daha sonra bu işin pek akıl karı olmadığına ve bir daha sözde yüksek hızlı tren ile gelmemeye karar verdik. Tabi ben trene binmeden önce bin bir türlü hayalin peşinde olduğum için (eski filmler pek gözümü boyamış) kısa süreli bir hayal kırıklığı yaşamamda gayet doğal. Yine de değişik bir deneyim oldu, en azından tek başıma trenle gelmek zorunda kalsam nerden nereye gidileceğini öğrenmiş oldum.
İlk gün Taksim'e varışımız epey uzun sürdü tabi. Valizi odaya attığımız gibi ver elini Karaköy.. Uzun zamandır methini duyduğum durakları keşfe çıktık. Güzel de oldu, Karaköy hoşumuza gitti. Baltazar'da soluklanıp güzel bir yemek molası verdik. Ardından arkadaşlarımızla buluşup, salaş ama samimi bir yerde açık havada közde şahane türk kahvesi içtik (ne yazık ki adını hatırlayamıyorum, bu arada bu söylediğim yer Karaköy de değil). Ordan da Moda'ya gittik. Ne güzelmiş Moda ! Bayıldımmm :)
Moda'da arkadaşların tavsiyesi ile Çikolata Dükkanı'nda birer Asuman yedik !! Yok böyle tat ! Muhakkak deneyin. Bana göre İstiklal'de ki Jadore Oh lala Beatrice yanında halt etmiş. Deneyin pişman olmayacaksınız :)
Ertesi gün Beylerbeyi Sarayı'na gitmeye karar verdik. Çıkışta epey bir yürüyüp tekrar Kadıköy'e indik. Birşeyler atıştırıp karşıya Beşiktaş'a geçtik.
O sırada kim kimi gaza getirdi bilmiyorum ama Beşiktaş'tan Bebek'e kadar yürüdük ve evet öldük :))
Ertesi sabah yine Moda'daydık. Barış Manço'nun evine gittik, gerçekten çok güzeldi :) Ardından kafamıza göre dolaştık, denizi seyrettik, iki demli çayla bir İstanbul simidi yedik. Laf aramızda bizim simit daha güzel :) Ama yine de manzaraya karşı yenilen simit apayrı. Avare avare dolaştık sokaklarda :)
Son günün sabahı arkadaşlarımızla buluşup İstiklal The House Cafe de şahane bir kahvaltı yaptık :)
Böylece bir İstanbul'un daha sonuna geldik. Arada bir kaçamaklar iyi oluyor, insanın ruhunu dinlendiriyor. Umarım sizin tatilinizde güzel geçmiştir.
3.5 yıldır istanbuldayım o dediğin yerlere hiç gitmedim biliyor musun Belçim :)
YanıtlaSilsaçlarının rengine bayıldım...
:) Şaşırmadım çünkü İstanbul da yaşamak apayrı bir şey diye düşünüyorum. O yoğun şehir hayatında bir şeyleri es geçmek bence çok normal. İşte tam da bu sebepten arkadaşlarımız bize İstanbul'un tadını en iyi siz çıkarıyorsunuz demişti. İstanbul'da turist olmak daha güzel sanırım ;) Çok teşekkür ederim bu arada :)
SilAsuman'a bayıldım :))
YanıtlaSilBayılınmayacak gibi değildi ki zaten :)) Gelsin kaloriler :))
SilAyyy istanbul beni çok ürkütüyor hiç merak etmediğim bi yer :) Yolum düşerse bu değidiğin yerler aklımda olsunnnn :***
YanıtlaSilAaa neden ki ? Biz Ankara'da daha sessiz sakin yaşarken ordaki hareketlilikten mi acaba ? Bence kesinlikle gitmelisin, seveceğinden eminim :)
SilNe güzel gezmişsiniz öyle, fotoğraflara bayıldım :)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim canım :)
Silay tatlim saclarin cok güzel, sanki yeni bir imaj bir hava katmis cok begendim, güle güle gezin :D
YanıtlaSilcanım çok teşekkür ederim :) rengiyle biraz oynadım, geçenlerde ombre denemesi falan yaptım. Beğenmene çok sevindim :)
Silkeşke istanbula geldiğinde görüsme fırsatı yakalayabilseydik resimler yine harika :)
YanıtlaSilyaa evet :(( aslinda ben kimin Istanbul da yasayip yasamadigini bilmedigim icin bir plansizlik oldu bu konuda. insallah bir dahaki sefere aklimda olsun, goruselim canim benim. Bende cok sevinirim :)
SilDolu dolu bir gezi olmuş maşallah :) benim de çok ihtiyacım var vizelerle bogusurken :(
YanıtlaSilumarim seninde vizelerin cok guzel gecer de ardindan guzel bir tatil yaparsin ;)
Silsaclariniz guzel olmus gercekten ust kismi ve uclarinin rengi nedir acaba ?
YanıtlaSilCok tesekkur ederim :) sacim loreal excellence intense mocha kahve. Uclarida yine loreal ombre no 2
Sil